Geçtiğimiz günlerde, egzama teşhisi konularak hayatta kalma süresinin sadece altı ay olduğunu öğrenen bir kadının hikayesi, hem sağlık topluluğunu hem de toplumu derinden sarstı. Hayat dolu bir kadın olan 34 yaşındaki Sarah, günlük yaşamında yaşadığı cilt sorunlarını bir türlü çözümleyememişti. Uzun yıllardır devam eden cilt problemleri, nihayetinde onu dermatolojik bir uzmana yönlendirdi. Ancak, yaptığı tetkiklerin sonucunda aldığı haber beklenmedik bir şekilde bir yaşam krizi haline geldi.
Egzama, ciltte döküntü, kaşıntı ve iltihaplanma ile karakterize olan bir cilt rahatsızlığıdır. Genellikle alerjik reaksiyonlar, stres veya genetik faktörler sonucunda ortaya çıkar. Bu hastalık, basit bir cilt problemi gibi görünse de, kronikleştiğinde kişinin yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilir. Sarah gibi hastalar, uzun süreli tedavi süreçlerine maruz kalabilir ve bu süreçte çeşitli dermatologlarla görüşmek zorunda kalabilirler.
Sarah, yıllardır yaşadığı kaşıntı ve döküntülerinin bir egzama olduğunu öğrendiğinde, bir nebze olsun rahatlamıştı. Fakat doktorundan aldığı 'altı ay' haberi, her şeyin bir anda değişmesine neden oldu. Uzmanların yaptığı detaylı testler, sadece cilt probleminin ötesine geçti. Sarah’ın vücudundaki inflamasyonun, daha ciddi bir sağlık sorununun belirtisi olduğunu ortaya koydu. Durumunun korkunç boyutları, almaya başladığı tedavi sürecinin aciliyetini de pekiştirdi.
Egzama teşhisiyle yaşadığı sağlıksız sürecin ardında, Sarah’ın yaşadığı duygusal çöküntü de dikkat çekti. "Ömrümün yedi aya yaklaşmadığını öğrendiğimde ne yapacağımı bilemedim," diyor Sarah. Eşinin ve çocuklarının gözünde yarattığı travma, onun için moral kaynağı olmanın yanı sıra, aynı zamanda büyük bir yük haline geldi. Türkçe’de ‘kaçınılmaz son’ olarak adlandırılan sürecin içinde, Sarah’ın en büyük hayali hayatta kalmak ve çocuklarıyla doyasıya geçireceği bir zaman dilimini yaşamak oldu.
Akrabaları ve arkadaşlarıyla geçirdiği zaman, sürecinin belki de en anlamlı anlarını oluşturdu. Her gün daha fazla iyileşmeye ikinci bir şans gibi yaklaşmaya çalıştı. Egzamanın neden olduğu hayati riskleri göz ardı etmemekle birlikte, yaşamını dolu dolu yaşamak istedi. Uzmanların önerdiği tedavi yöntemlerine başvurarak, hem fiziksel hem de ruhsal sağlığını korumaya çalıştı. Egzama tedavisinde kullanılan kortikosteroid kremler, immün sistemini baskılayan ilaçlar ve doğal tedavi yöntemleri ile sarf ettiği gayret, Sarah’ın umut ışığını daha da parlatıyordu.
Sarah’ın hikayesi, sağlık alanında birçok kişinin dikkatini çekti. Yakınları ve tanıdıkları aracılığıyla, birçok insan onunla dayanışma içerisinde olduğunu gösterdi. Egzama ve benzeri cilt hastalıkları hakkında farkındalık yaratmaya yönelik çalışmalara katılarak, toplumdaki duyarsızlığın ortadan kalkmasını sağlamak için uğraştı. Kendisiyle benzer olayları yaşayan hastalarla dayanışma grupları kurdu, bilgi ve deneyimlerini paylaştı. Gözlerinden akan yaşlarla birlikte, çevresindekilere verdiği pozitif mesajlar da cabası oldu. "Hayatımın en değerli anı, belki de solunumun en derin anı olmalı" diyerek her geçen gününe minnettar olduğunu ifade etti.
Sonuç olarak, Sarah’ın mücadelesi sadece egzama ile değil, aynı zamanda yaşamın getirdiği her türlü mücadeleyleydi. Altı ay ömrü kaldığını öğrenmek, onun hayatına bakış açısını derin bir şekilde değiştirdi. Hayatının kalan kısmını dolu dolu yaşamak için elinden geleni yapıyor. Onun hikayesi, sadece bir insanın mücadele hikayesi değil, aynı zamanda hayatın kıymetini bilmek ve her an yaşamak üzere ilham verme hikayesidir. Doğal tedavi yöntemleri ve destek gruplarıyla çıktığı bu yolda, Sarah, tüm cilt rahatsızlıklarıyla mücadele eden herkes için bir umut kaynağı olmaya devam edecektir.