Son günlerde Orta Doğu'daki siyasi gerilimler tırmanırken, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Keçeli, İsrail’in Suriye üzerindeki hava saldırılarını sona erdirme çağrısında bulundu. Bu talep, sadece bölgedeki barışı sağlamak için değil, aynı zamanda uluslararası ilişkilerin ve denge dinamiklerinin korunması adına büyük önem taşıyor. Keçeli'nin açıklamaları, uluslararası kamuoyunun dikkatini bir kez daha Suriye’nin içindeki karmaşık duruma çekti.
Suriye’deki iç savaş, 2011’den bu yana kanlı bir şekilde devam ederken, bölgedeki birçok aktör de bu çatışmalardan kendi çıkarlarını elde etmeye çalışıyor. İsrail, hem İran’ın askeri varlığını sınırlandırmak hem de Hizbullah ile olan ilişkilerini kontrol altına almak amacıyla Suriye’ye yönelik hava saldırılarını sürdürdü. Keçeli, bu tür saldırıların hem Suriye halkına hem de bölgedeki istikrara zarar verdiğini vurgulayarak, ‘Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı gösterilmeli ve havadan gerçekleştirilen saldırılara son verilmelidir’ şeklinde bir açıklama yaptı.
İsrail’in Suriye’deki hedeflerinin çoğu, İran’ın askeri tesisleri ve müttefikleri olan grup ve örgütlerdir. Ancak bu saldırılar, Suriye’ye yapılan sivil hedefleri de kapsayan saldırıların artmasına ve sivil kayıplara yol açtığı gibi, bölgedeki gerilimi daha da artırıyor. Hakan Keçeli’nin çağrısı, bu duruma dikkat çekerek, uluslararası toplumun harekete geçmesini ve durumu incelemesini sağlamak amacı taşımaktadır.
Uluslararası kamuoyunun Suriye üzerindeki hava saldırılarına cevap vermesi, sadece Türkiye’nin değil, birçok ülkenin gündeminde yer alıyor. BM ve diğer uluslararası kuruluşlar, Suriye üzerindeki hava saldırılarının durdurulması için hızla harekete geçmesine çağırdı. Keçeli’nin açıklamasında, “Savaştan en çok etkilenen yine sıradan insanlardır. Bizim görevimiz, insanları korumak ve barışı sağlamak olmalıdır” ifadeleri dikkat çekti.
İsrail’in bu politikalarını değiştirip değiştirmeyeceği şu an için belirsizliğini koruyor. Ancak Keçeli’nin çağrısı sonrasında, uluslararası ülkelerin ve kuruluşların harekete geçmesi şart. Barışçıl ve diplomatik çözümler üretilmedikçe, Orta Doğu’daki gerginliklerin artması kaçınılmaz olacaktır. Her ne kadar savunma ve güvenlik açısından haklı gerekçelere dayandırılsa da, sivil halkın maruz kaldığı bu tür saldırıların durdurulması büyük bir ihtiyaç olarak ortaya çıkıyor.
Sonuç olarak, Hakan Keçeli'nin çağrısı, sadece Suriye üzerindeki hava saldırılarının sona ermesi için değil, aynı zamanda Orta Doğu'daki genel barışın sağlanması adına da önem taşımaktadır. Uluslararası toplumun bu duruma duyarsız kalmaması gerekmektedir. Barışın sağlanabilmesi için bütün tarafların üzerinde uzlaşabileceği diplomatik çözümler üretilmesi elzemdir. Aksi halde, bölgedeki çatışmalar ve istikrarsızlık, sadece Suriye için değil, tüm dünya için büyük bir tehlike arz etmeye devam edecektir.