Türkiye, bu yıl haziran ayında, geçmiş 55 yılın en sıcak dördüncü haziranını yaşadı. Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan verilere göre, mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcaklıklar, özellikle kuzey ve iç bölgelerde kendini daha fazla hissettirdi. Bu rekor sıcaklıklar, iklim değişikliği, hava durumu değişiklikleri ve insan etkisinin belirgin bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor.
Uzmanlar, bu olağanüstü sıcaklıkların arkasında yatan birkaç faktör olduğunu belirtiyor. Bunların başında küresel iklim değişikliği geliyor. Yeniden şekillenen hava akımları ve artan sera gazı salınımı, Türkiye'nin yaz mevsiminde daha aşırı sıcaklıklar yaşamasına neden oluyor. Türkiye'nin coğrafi konumu da bu durumu pekiştiriyor. Ülkemiz, batıdan gelen sıcak hava akımlarının etkisi altında kalırken, kuzeyden gelen serin hava akımları da etkisini yitiriyor. Bu sıcak havanın kalıcı hale gelmesi, yaz aylarında daha uzun süreli sıcaklık artışlarına yol açıyor.
Bir diğer dikkat çeken nokta ise, urbanizasyonun etkisi. Şehirleşme ve tarım alanlarının azalması, Türkiye'nin doğal dengesini bozarak sıcak havaların daha fazla hissedilmesine neden oluyor. Özellikle büyük şehirlerde yükselen sıcaklıklar, "ısı adası" etkisiyle daha da artıyor. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi metropollerde insanlar, güneşin kavurucu sıcaklarının altında kalmaktan şikayetçi. Meteorolojiden alınan bilgilere göre, kentlerde sıcaklıklar, tarım arazileri ile kıyaslandığında 5-7 derece daha yüksek olabiliyor.
Artan sıcaklıklar, sadece dış ortamdaki yaşamı değil, aynı zamanda insan sağlığını da etkiliyor. Uzmanlar, aşırı sıcakların özellikle yaşlılar, çocuklar ve kronik hastalığı olan bireyler için tehlikeli olabileceğini belirtiyor. Sıcak havalar, güneş çarpması, sıcaktan bitkinlik, dehidratasyon gibi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Özellikle sıcak günlerde dışarı çıkan insanların sıvı tüketimlerine dikkat etmeleri gerekiyor.
Hava sıcaklıklarındaki ani artış, tarımsal üretimi de derinden etkilemektedir. Bu, gıda güvenliğini tehdit eden bir durum olarak görülüyor. Çiftçiler, zorlu hava koşullarına karşı önlem almak zorunda kalıyor. Yaz aylarında hasat edilen ürünlerin kalitesi ve miktarı, sıcaklık değişimleriyle doğrudan ilişkilidir. Uzmanlar, bu nedenle tarım alanında sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği ile mücadele yöntemlerinin gerekli olduğunu savunuyor.
Özetle, Türkiye'nin 2023 Haziran'ı son 55 yılın en sıcak dördüncüsü olarak tarihe geçerken, bu durumun iklim değişikliği ve insan etkisiyle doğrudan ilişkili olduğunu söylemek mümkündür. Eğitim kampanyaları ile toplumun bilinçlendirilmesi, bireysel ve toplumsal önlemlerin alınması anında önem taşıyor. Dar anlamda kentlerde ve geniş anlamda ülkede yapılacak müdahale ve önlemler, sıcak hava dalgalarının etkilerini en aza indirmek için elzemdir. Türkiye'de hükûmet ve yerel yönetimler, sıcak hava şartlarıyla başa çıkabilmek adına vatandaşların sağlık durumunu korumak amacıyla çeşitli programlar ve kampanyalar geliştirmeye başlamalıdır. Gelecekte benzer sıcaklıkların yeniden yaşanmaması için dünya genelinde iklim değişikliği ile mücadelenin hızlandırılması, hem bireylerin hem de küresel toplumun gündeminde üst sıralarda yer almalıdır.